Fatma Yüzer Deniz
Zamansız kadınlar - 12 İstiklal Madalyalı Kadın
Cumhuriyetimizin 101. yılını büyük bir coşkuyla kutladık. Her yerde bayrağımız dalgalandı; Cumhuriyet kenti Eskişehir, yine sayısız etkinlikle salonları Cumhuriyet aşkıyla doldurdu. Bu etkinliklerden biri de "Düşten Düşünceye Zamansız Kadınlar" adlı tiyatral konferanstı. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi İnci Şentuna tarafından halkla buluşturulan bu konferans, araştırmacı-yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı’nın 40 yıllık çalışmasının ürünüydü. Kalıpçı, Türk kadınının Milli Mücadele'den Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar süren destansı mücadelesini ve kadınların tarihimizdeki başarılarını tiyatral bir anlatımla sahneye taşıdı.
Bu etkinlik, geçmişimizdeki güçlü kadın kahramanların hikayelerini gün yüzüne çıkarmak için harika bir fırsat sundu. Ben de bu özel gecede Binbaşı Ayşe rolüyle sahnedeydim. Rolüm için çalışırken o kadar çok şey öğrendim ki... Binbaşı Ayşe, tarihteki ilk kadın binbaşıydı. Birinci Dünya Savaşı’nda eşini kaybeden Ayşe Altuntaç, iki çocuğuyla yaşam mücadelesi verirken Milli Mücadele’ye destek oldu; eşinden kalan tüm varlığı cepheye katkı sağlamak için harcadı. Ayşe Altuntaç’ın hikayesini detaylarıyla yazacağım bir yazı dizisinde anlatacağım. Çünkü onun gibi kahraman kadınların hikayeleri her geçen gün önemini daha da artırıyor. Kadına şiddet ve kadın cinayetleriyle uyandığımız bugünlerde, geçmişin ışığından güç almanın hepimize yol göstereceğine inanıyorum.
Etkinlikte en çok aklımda kalan ise İlknur Güntürkün Kalıpçı’nın şu sözleriydi: "Biliyor musunuz, dünyanın en çok İstiklal Madalyası almış kadınlarının olduğu şehir Eskişehir’dir." Gerçekten de Eskişehir, aynı anda 12 kadının İstiklal Madalyası kazandığı dünyadaki tek şehir. Eskişehir’in bu kahraman kadınları, sadece tarihin kitaplarında değil, sokaklarımızda ve zihinlerimizde de yaşamalı diye düşünüyorum. Onlardan öğreneceğimiz çok şey var; onların bize bıraktığı vatan için büyük bir vefa borcumuz var. Şehrimizin her köşesinde bu kadınlarımızı analım; her mahallede, her sokakta onların kahramanlıkları yankılansın, geleceğe örnek olsun.
Bu kadınlar, Kurtuluş Mücadelesi'nin en çetin günlerinde fedakârlıklarıyla tarihe geçtiler. Aşağı Kuzfındık Köyü’nde yaşayan bu kadınlar, köylerindeki tüm erkeklerin cepheye gitmesiyle savaşa dahil olma kararı aldılar. Aralarında söz verdiler: “Ordumuz zafer kazanmadan dönmeyeceğiz.” Soğuk bir Mart sabahı, köylerinin duaları ve gözyaşlarıyla uğurlanan bu 12 kadın, ilk olarak İnönü’ye, ardından Nallıhan’a kadar ulaşarak cephe gerisinde hizmet verdiler. Bu kahraman kadınlar, ordunun yiyecek, giyecek ve cephane ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz demeden çalıştılar. Hepimizin bildiği “cephane ıslanmasın diye çocuğunun üzerindeki örtüyü mermilere saran” kadın işte bu kadınlardan biriydi.
İsimleri unutulmasın diye tekrar yazmak isterim:
- Ali Kızı Alime
- Besim Kızı Şükriye
- Hacı Osman Kızı Fatma
- Musa Kızı Ayşe
- Mehmet Ali Kızı Hafize
- Kara Bektaş Kızı Fatma
- Mehmet Kızı Ümmühan
- Hacı Mustafa Kızı Fatma
- Veli Onbaşı Kızı Ayşe
- Molla İbrahim Kızı Fatma
- Ali Kızı Ayşe
- Hasan Kızı Fatma
Bu kahraman kadınların hikayeleri sadece geçmişin bir parçası değil, aynı zamanda geleceğe dair umutlarımızı besleyen ilham kaynaklarıdır. Onların yaşadığı zorlukları, elde ettikleri başarıları ve verdikleri mücadeleleri gelecek nesillere aktarmak, hepimizin görevi. Çünkü onların yaşadıkları, bizlere sadece geçmişin ağırlığını değil, geleceğin ışığını da taşıyor.
Bugün Eskişehirliler olarak bu kadınlara vefa borcumuz var. Onları gelecek nesillere aktararak, yaşatarak, anarak bu borcu ödeyebiliriz. Bu “zamansız” kadınlar, bizim sadece tarihimiz değil, geleceğimizin de teminatıdır. Onlardan aldığımız cesaret ve azimle bize emanet edilen mirasa sahip çıkalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.