1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

"Eskişehir için ne yapmış ki?" diye söze başlayanlar var ya...

Adam Belediye başkanlarını eleştiriyor…
-“Sevmiyorum abi adamı! Hiçbir işe faydası yok. Söyle bana, bu güne kadar bu şehir için ne yaptı. Yaptığı bir tek şeyi söyle, bu görüşümden vazgeçeceğim!” diye başlıyor…
Ardından…
-“Ama yapana yapıyor.” diyerek, başlıyor çevresine, yakınlarına yaptıklarını anlatmaya…
-“Bırak yaa. Beş para etmez” diyerek de tamamlıyor sözlerini…
Adam Milletvekillerini eleştiriyor…
Aslında yaptığı eleştiriden de öte bir şey…
Resmen cephe açmış.
-“Yok abi bi b.. ‘a yaramaz adamın teki.Bu şehir için yaptığı tek iyi bir şey yok. Zaten bir daha da seçilemez. O yüzden hiç haz etmiyorum.” Diye başlıyor konuşmaya…
İşe yaramaz adamın teki olduğunu söyleyip, “Ben onun ciğerini bilirim. Ondan hiçbir şey olmaz” diye bitiriyor sözlerini.
Adam Oda başkanını eleştiriyor.
Adam kulüp başkanını eleştiriyor.
Adam dernek başkanını eleştiriyor.
Eleştiriyor da eleştiriyor.
-“Nefret ediyorum” diyor, “Sevmiyorum” diyor, en son lafı getirip “Bu şehir için ne yapmış ki?” ye dayıyor…
Niçin sevmediğine şöyle bir bakıyorsunuz, meğer eleştirdiği adam bir işini görmemiş…

Yani…
Sevmemesinin ve nefret etmesinin altındaki asıl neden; adamın Eskişehir’e yapmadıkları değil, kendisinin istediği ama yerine getirilmeyen talepler olduğu çıkıyor ortaya.
İstekleri yerine gelse, eleştirdiği adam en iyi adam olacak.
İsterse Eskişehir için kılını kıpırdatmasın, Eskişehir umurunda bile olmayacak.
Kendi işini gördürdü ya, nasıl iyi bir belediye başkanı, nasıl iyi bir milletvekili, nasıl iyi bir oda başkanı olduğunu öve öve de bitiremeyecek.

O yüzden…
Siz siz olun, birisi çıkıp da size, “Eskişehir’e hiçbir şey yapmadı” diye başka birini ısrarla kötülüyorsa, kesinlikle inanmayın.
Altında mutlaka, kendisi için isteyip de  yaptıramadığı ama bunu açıkça söyleyemediği için “Eskişehir” i bahane ettiği bir durum vardır…
Yani…
Aslında o insan, eleştirdiği insandan daha fazla defoya sahiptir…


....


Kongreler de
 Bilecik’te yapılsın…


AK Parti Eskişehir teşkilatlarının istişare toplantısı Afyonkarahisar’da yapıldı…
Söylenene göre; AK Partililer Afyonkarahisar’daki Otel’de hem toplantılarını yaptı hem de dinlendi.
AK Partili ilçe Belediye başkanları da geçtiğimiz günlerde Ankara’da bir araya geldi.
Galiba AK Partililer bir tek Eskişehir’de toplanamıyor, Eskişehir’de bir araya gelemiyor.
Bu gidişle, partinin danışma kurulu toplantıları Kütahya’da, İl ve İlçe kongreleri de Bilecik’te yapılırsa kimse şaşırmasın…
Eskişehir’de olmuyor emek ki!


....


Kime ne kadar güveniyoruz?


En son yapılan bir anket var…
Soruyorlar insanlara “En çok kime güveniyorsunuz?” diye.
Verilen cevaplara göre bir sıralama yapılıyor.
Toplumda en çok Eğitimcilere güven duyulduğu çıkıyor ortaya.
Yani…
100 kişiden 86’sı Eğitimcilere güven duyduğunu söylüyor.
Sonra da sırasıyla:
-Yüz kişiden 81’i sağlıkçılara…
-Yüz kişiden 74’ü Asker’e…
-Yüz kişiden 69’ı Polis’e
-Yüz kişiden 44’ü Yargıçlara…
-Yüz kişiden 43’ü Dini liderlere
-Yüz kişiden 37’si Gazetecilere…
Ve
-Yüz kişiden sadece 17’si Politikacılara güvendiğini söylüyor.
Sonuç, siyasetçilere güven açısından tam bir felaket.

Yüz kişiden ancak 17’si güven duyabiliyor siyasetçiye.
Aslında bu durum siyasetin bu ülkede ne durumda olduğunu da ortaya koyuyor.
Siyaset, asıl itibarıyla insanlara hizmet edebilmenin en iyi yolu.
İnsanlara hizmet eden bir kurumun da son derece güvenilir olması lazım.
Fakat, bu hizmet gereğince yapılamıyor olmalı ki, siyaset kurumu da en güvenilir olmayan kurumların başında geliyor.
Bu güne kadar sürekli olarak siyaset kurumunun bu işte bir suçunun olmadığını dile getirdik.
Asıl suçlunun, siyaseti kötü şekilde yapanlarda olduğunu söyledik.
Hala o fikirdeyiz.
Zira…
Kötü siyasetçi, siyaset kurumunun da bir anlamda içine ediyor.
O yüzden…
Eğer siyaset kurumu güvenilir hale gelecekse, bu öncelikle siyasetçinin kalitesinden geçiyor.


.....


CHP’de il başkanı…


Bilindik bir CHP’li ile konuşuyoruz.
-“İl başkanı kim olacak?” diye sorduk.
Onu bilemeyeceğini söyledi önce.
Ardından da…
-“Ben sana kimlerin olamayacağını sıralayayım” dedi.
Sonra da başladı isimleri sıralamaya.
Yaklaşık 10’a yakın isim söyledi.
İsimleri söylerken, niçin il başkanı olamayacağının gerekçelerini de kendince sıraladı.
Dinledikten sonra “İyi de senin sıraladığın isimlerin tamamı, il başkanlığına ismi geçenler” dedim.
“Demek ki onların hiçbiri olmayacak” dedi.
-“Sonuç?” diye sordum…
-“Sürpriz” dedi.


.....


Biraz da gülmek lazım


Bir işadamı tavernaya girer, bara oturur ve bir duble martini sipariş eder. İçkisini bitirdikten sonra, gömleğinin cebine bir göz atar, ardından barmene bir duble martini daha hazırlamasını söyler. Bunu da bitirince, yine gömleğinin cebine bir göz atar, sonra barmene dönüp bir duble daha martini siparişi verir. Barmen;"Bakın bayım, size bütün bir gece boyunca martini getirebilirim. Fakat bardağı her doldurmamı istemenizden önce niçin gömleğinizin cebine baktığınızı söylemek zorundasınız."deyince adam cevap verir;
"Karımın fotoğrafına bakıyorum. Ne zaman gözüme güzel gözükecek, işte o zaman eve gitme zamanı gelmiş olacak."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi