1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bu Dünya'nın adaleti var mı?

İngiliz yardım kuruluşu Oxfam bir araştırma yapmış.
Yaptığı araştırmanın sonuçlarını da açıklamış.
Yapılan araştırmanın verilerine göre, dünyanın en zengin 8 kişinin serveti 426 milyar doları buluyormuş.
öte yandan...
Dünyanın en yoksul 3,6 milyar kişinin sahip olduğu varlıkların toplamı 409 milyar dolarda kalmış.
Yani...
Dünyanın en zengin 8 kişisinin serveti, Dünyanın en yoksul 3,6 milyar insanın gelirinden de fazlaymış.
Bir tarafta 8 kişi...
Diğer tarafta 3,6 milyar kişi.
Sadece 8 kişinin serveti, Türkiye nüfusunun 50 katı nüfusa denk gelen 3,6 milyar kişinin sahip olduğu servetten de fazla...
Bu rakamları gördükten sonra...
3,6 milyar insanın parasal ve gelir anlamında 8 kişi bile etmediğini gördükten sonra...
Bu Dünya'da adaletin olduğunu kim söyleyebilir ki?


.....


ülkede yaşayan insanlar,
herhangi bir düşünce üretmiyor


 


ülkede yaşayan insanlar, herhangi bir düşünce üretmiyor.
Bunun yerine…
Kendilerini yönetmeye talip partilerin ortaya koyduğu düşünceleri desteklemek ya da bu düşüncelere karşı çıkma gibi bir konum üstleniyor her birey.
Halbuki…
İnsanların düşünmesi, bu düşüncelerini yönetenlere dikte ettirmesi ve böylece kendi kendini, yine kendi düşüncesi doğrultusunda yönetmesi gerekiyor.
Bu olmadığı için…
Yani…
İnsanlar herhangi bir düşünce üretmedikleri ya da düşünce üretebilecekleri bir ortam bulamadıkları için, genelde kendilerini yönetenlerin yönetim tarzlarını pek beğenmiyor.
çoğunluğu ABD de ve Avrupa'da olmak üzere, tamamı sivil inisiyatif, yani bireylerin bir araya gelerek oluşturdukları Think Tank kuruluşları var.
Bu kuruluşlar, siyasetten tutun da, çevreciliğe, Aktivistlere ve hatta strateji belirlemeye kadar pek çok konuda düşünce üreten kuruluşlar.
Bütçeleri hatta binaları var.
Bir araya gelip, düşünce üretiyorlar.
ürettikleri düşünceleri rapor haline getirip, ülkeyi yönetenlere sunuyorlar.
ülke yönetimleri, rapor haline getirilen bu düşünceleri ciddiye alıyor.
Uygulanabilir olup olmadığının tahlilini yaptıktan sonra da, ya uygulamaya geçiriyorlar bu düşünceleri, ya da uygulanamaz olduğunun gerekçileriyle birlikte, eksikliklerinin tamamlanması için geri gönderiyorlar.
öylesine ciddi kurumlar haline gelmişler ki sözünü ettiğimiz bu Think Tank kuruluşları…
Yeni göreve gelen başkanlar bile, ülkeyi yönetecek olan kadroları bu Think Tank kuruluşları içindeki uzmanlardan seçiyorlar.
Sözünü ettiğimiz bu kuruluşların bir amacı da, sayfalar dolusu kâğıtlarla meseleyi ortaya koymak yerine, karmaşık ve can alıcı sorunlara parlak ve pratik çözümler üretmek.
Kısacası.
Sözünü ettiğimiz düşünce kuruluşları son derece etkili.
Yönetmiyorlar ama yönetimde bir hayli etki sahibiler.
çünkü onların düşüncelerini hayata geçirmek zorunda olduğunu hisseden yönetimlere sahipler.
Bizde ise bu kuruluşların görevlerini aslında Sivil Toplum örgütleri üstlenmiş durumda.
Bütçeleri yok. Binaları kira. üyeleri ise pek ilgili değil.
Doru dürüst dününce ürettikleri söylenemez.
Sadece kendi alanlarında olması gerekenleri söylüyorlar.
çoğu zaman da, tıpkı Eskişehir'de yaşadığımız gibi iş işten geçtikten sonra söylüyorlar söyleyeceklerini.
Bir de işin diğer yönü var.
Yani...
Düşünce üretseler dahi, onları ciddiye alacak, onların düşüncelerini hayata geçirebilecek daha doğrusu onları yönetimin içine katabilecek bir yönetim anlayışı ve tarzı yok ülkede.
Bunlar olmayınca da, bizim ülkemizde sivil otoritenin varlığından söz etmek mümkün olmuyor...


.....


Ben bu hikayeyi çok seviyorum...


Dağda özgürce yaşayan bir inek, bir beygir, bir eşek, dağılıp insanların arasına karışarak ne yaptıklarını öğrenmeye ve beş yıl sonra buluşmaya karar verdiler.

Her biri başka yöne yola çıktılar.
Beş yıl sonra buluşma yerine önce inek ile beygir geldi.
İkisi de perişan bir halde, zayıflamış, dişleri dökülmüş, kamburları çıkmış, adeta çökmüşlerdi.
Beygir sordu: "Nedir bu halin inek?."
İnek iç çekerek anlattı:
"Bu insanlar merhametsiz. Beni durmadan birbirlerine sattılar.
Alan sütümü sağdı. Bir inek daha varmış, onu yanıma koyup çifte koştular, aç bıraktılar. Canımı zor kurtardım be kardeş. "
Sonra beygir anlattı:
"Benim de ağzıma bir demir parçası geçirdiler, ağzımı açamadım.
üzerime bindiler. O indi öbürü bindi, o indi öbürü bindi...
Binmedikleri zamanlar zincire vurdular...
Belim çöküp de onları taşıyamaz bir hale geldiğimde arkama kocaman  bir araba bağladılar, bu sefer bir çoğunu birden taşımaya başladım.
Ben onları taşıdıkça kırbaçladılar. Canımı zor kurtardım yav inek kardeş..."

Ve uzaktan eşek gözüktü.
Eşek; ıslık çala çala, taşlara tekme ata ata geldi. Mutluydu.
Şişmanlamıştı, tüyleri parlıyordu, gözlerinin içi gülüyordu, üzerinde lacivert takımlar vardı.
Inek ile beygir, "Nedir bu halin, neler oldu" diye merakla sordular, eşek anlattı:
"Bir memlekete vardım, birisi bağırdıkça insanlar onu alkışlıyordu.
Ben de yüksekçe bir yere çıkıp bağırdım.
Benim bağırmamı bilirsiniz, duyan benim yanıma koştu, duyan koştu.
Onlar geldikçe ben daha çok bağırdım..."
"Sonra?.."
"Sonra beni başkan seçtiler..."
"Yani sen başkan mı oldun?.."
"Evet... Bir şey yapmama gerek kalmıyordu, ben bağırdıkça onlar
'Memleket seninle gurur duyuyor' diye alkışladılar.
Yiyecek birçok şey vardı.
Ben ise yedim ve bağırdım, yedim ve bağırdım..."
"Pekiii... Senin eşek olduğunu anlamadılar mı?..."
Eşek yanıtladı: "Anladılar anlamasına da iş işten geçmişti...

çünkü...
Ben yapacağımı yapmıştım artık…"


.....


Biraz da gülmek lazım


Adamın biri gazetedeki iş ilanı üzerine gelmiş ve sırası gelince görüşmeye girmiş.
İş ilanında üniversite mezunu, iyi Fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yaziyormus.
- Hosgeldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?
- üniversite mezunu değilim.
- öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.
- Yabancı dil bilmem.
- Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz.
- Pazarlama konusundan anlamam.
- O zaman niye geldiniz canım kardeşim ?
- Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi