1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Büyükerşen "Hepimiz uyanık olmak zorundayız!"

-Fetullahçı örgütün ülkeyi ne hale getirdiğini hepimiz gördük, şahit olduk. Ama Fetullah gitti yerini ve bıraktığı boşluğu bir kısım yeni bir kısım eski Tarikat ve Cemaatler doldurmaya başladı.


-Bunların içinde iktidara bağlı bir hanedanın kızı ve oğullarının da içinde bizzat yer aldığı vakıf ve benzeri oluşumlar var.


-Gençleri bölerek yeni ve istedikleri şekilde bir gençlik yaratmak istiyorlar. Gösterdikleri tüm çabalar bu yönde.


-Kurdukları Vakıflarla her tarafta mülk sahibi olmak ve sürekli gelir yaratmak peşindeler.


-Bu durum Türkiye’nin yetişen gençleri ve ülkenin geleceği için büyük bir tehlike oluşturuyor. Zira Fetullah örgütünün de eğitimi ve gençleri kullandığını çok iyi biliyoruz.


-Bu örgüt güya Türk diline sahip çıkıyorlarmış gibi, güya Türkiye’yi tanıtıyorlarmış gibi, güya gençlerin eğitimini yurt içi ve yurt dışında sağlıyorlarmış gibi görünerek başka amaçlarını gizlemeye çalıştı. Benzeri bir tehlike benzeri oluşumlarla hala olabilir düşüncesindeyim.


-Gençliğe sahip çıkmamız lazım. Bunu başaramazsak Türkiye’yi yakın gelecekte daha büyük tehlikeler bekler. Bunun bilincinde ve uyanık olmak durumundayız…


xxx


Yukarıdaki sözler Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e ait.


Eskişehir'de iş adamı Ali Eldem ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Yılmaz Karaca ile farklı meslek mensubuna mensup yaklaşık 20 kişiden oluşan Ahbaplar grubu’nun düzenlediği yemek programında sarf ettiği sözler…


Sözlerin içinde tespit var, endişe var en önemlisi de uyarı var…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


 


Bu güne kadar hiç tepeden bakmadım ki…


 


Yaklaşık 20 kişiden oluşan Ahbaplar grubu belirli aralıklar ile toplanıyor.


Her toplantıda ya bir davetli grubu oluyor ya da kendi aralarında ülke ve şehir meseleleri yenilen yemek eşliğinde tartışılıyor.


Bu toplantılar genellikle de İsmet İnönü Caddesi üzerinde bulunan Eldem Rezidans’ın 12’nci katında yapılıyor.


Her iki tarafında terası olan bu 12’nci kat çok özel bir konuma sahip…


Terasın bir tarafı şehrin Odunpazarı ilçesini, diğer tarafı ise Tepebaşı bölgesini yukarıdan görüyor.


Her iki ilçeye de yukarıdan bakmak isterseniz, Eskişehir’in konum itibarıyla en uygun yeri diyebiliriz.


Her neyse…
önceki gün Ahbaplar grubunun konukları belediye başkanlarıydı.


Büyükerşen, Kurt ve Ataç ağırlandı rezidansın 12’nci katında…


Yemekler yendi, sohbetler edildi.


Bu arada ilginç diyaloglar da olmadı değil hani…


Bu diyaloglardan biri de grup üyelerinden Gürol Yuğşan(Camcı) ile Tepebaşı Belediye başkanı Ahmet Ataç arasında geçen diyalogdu…


Gürol Yuğşan, 12’nci kat terasından bölgesine bakması için Ahmet Ataç’a seslenir:


-“Ahmet başkanım. Hep aşağıdan görüyorsun gel bir de başkanı olduğun Tepebaşı’na tepeden, yukarıdan bak”


Ahmet Ataç adeta hazır cevap…


-“Gürol ben bu güne kadar ne Tepebaşı’na ne de Tepebaşı’nda yaşayanlara hiç tepeden bakmadım. Bundan sonra da bakmam”


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Seçimi kazandıran ve kaybettiren 3 madde…


 


 


Mahalli seçimler öncesinde 3 maddeden oluşan bir tespitte bulunmuş ve “Bu 3 maddeyi yerine getirebilen aday ve parti Eskişehir’deki belediyeleri rahatlıkla kazanır” demiştik.


Seçim kazanmanın formülünü oluşturan 3 maddeyi ise şöyle sıralamıştık:


 


1- Var olan parti oylarını koruyup, cebine koyacak.

2- Partiden kaçan oyları ne yapıp edip geri getirecek.

3-Karşı parti seçmenlerinden oy alacak.



Seçim sonuçlarına bakacak olursak…


Yukarıdaki 3 maddeyi yerine getiren CHP ve adayları seçimi kazandı.


Saydığımız 3 maddeyi yerine getiremeyen AK parti ve adayları ise kaybetti.


Ya, partinin mevcut oyları korunamadı.


Ya partiden kaçan oylar geri getirilemedi.


Ya da…


Karşı cenahtan oy alınamadı…


Belki bu saydığımız 3 maddenin üçü de yerine getirilemedi.


Sonuçta…


AK parti’ye bu sözünü ettiğimiz 3 madde kaybettirdi.


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,





Bakın bu çok hoş!


 


Danimarkalı filozof Soren Kierkegaard söylemiş.
“Tiyatronun kulisinde bir gün yangın çıkmış. Palyaço haber vermek için sahneye gelmiş. Herkes bunun bir şaka olduğunu sanıp alkışlamaya başlamış. Palyaço uyarmaya devam ettikçe alkışlar daha da hızlanmış. Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek...”
Neden hoşuma gitti bilmiyorum ama söylenen sözlerden galiba bugünlere bir bağ kurdum…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM...


 


çöpçatan, damat ve gelin adayını karşılaştırır. Gelin zengin olduğundan damat adayı ufak tefek kusurların bağışlanması için önceden uyarılmıştır.
Gelin adayı odaya topallayarak girer. Damat adayı çöpçatana bakar:
—Topal bu, der.
çöpçatan başıyla onaylar. Damat gelinin saçlarını okşamaya kalkar. Peruk elinde kalır. çöpçatana bakışlarıyla:

—Kel bu, der. çöpçatan başıyla onaylar.
Damat adayı odadaki gümüş takımlara, antikalara bakar.
Onların da sahte olmasından şüphelenir. çöpçatanın kulağına fısıldamak ister. çöpçatan:
—Rahat konuşabilirsin, duymaz kulağı sağırdır.


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi