1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Seçime değil, parti içi savaşa hazırlık!

Erken ya da baskın seçim konuşuluyor.
Daha önce de yazdık…
Her ne kadar “erken seçim olmaz” diyenlerin sayısı bir hayli çok olsa da, her an bir baskın seçim olabileceğini söyleyenlerin sayısı da az değil.
Her neyse…
Erken seçim olmaz, seçimler zamanında yapılırsa zaten mesele yok.
Ancak…
önümüzdeki süreçte bir erken ya da öncesinde bir baskın seçim olursa, partilerin bu seçime şimdiden hazırlıklı olmaları gerekiyor.
***
Şimdi, partilerin yöneticilerine ya da şehirde yaşayan aktörlerine sorsanız, hemen hepsi aynı şeyi söyleyecektir…
-“biz yarın seçim yapılacakmış gibi hazırız” diyecektir hep bir ağızdan…
Peki böyle bir şey var mı?
Yani…
Eskişehir’de partiler sahiden de yarın yapılacak olan bir seçime hazır mı?
Hiç zannetmiyoruz…
çünkü…
Partilerin içinde siyaset yapanlar partiyi seçimlere hazırlamaktan çok kendilerini seçime hazırlamakla meşgul.
***
CHP’yi konuşalım mesela…
Son yapılan il kongresi partiyi karpuz gibi ikiye ayırdı.
Araya salgın falan girdi de parti içinde yaşanacak sıkıntıların üzeri kalın bir yorganla kapandı.
Ancak, salgın geçip, yorgan kalktığında parti içi savaş da kaldığı yerden devam edecek.
örneğin…
Genel merkezin erken ya da baskın bir seçim öncesinde alacağı karar, Eskişehir’de dengeleri belirleyecek.
ön seçim kararı alınması halinde, parti teşkilatına sahip olan ekip diğerini, ön seçim kararı alınmaması halinde ise diğer ekip, parti yönetimleri ve delegelerine sahip olan ekibi tasfiye edecek.
Anlayacağınız…
Erken ya da baskın bir seçim olması halinde biz CHP’nin iktidar mücadelesinden çok kendi içindeki mücadelesine şahit olacağız.
***

Gelelim AK Parti’ye…
Parti içinde birlik sağlandığını söylemek mümkün değil.
Milletvekillerinin durumu ortada…
Yönetimler üzerinde herhangi bir mutabakatın olduğunu söylemek mümkün değil.
Son yapılan mahalli seçimlerde alınan ağır yenilginin faturasını üstlenen çıkmadığı gibi fatura orta yerde gezip duruyor.
ülkede iktidar olmanın sağladığı ego ile Eskişehir’de muhalefet yapmanın sindirilemediğinden kaynaklı bir sıkıntı yaşanıyor parti çevresinde.
Kısacası…
Partide herkesin birbirinden yakındığı ve ilginçtir her yakınanın da haklılık payının olduğu bir durum söz konusu…
***
sonuç olarak…
Erken ya da baskın seçim konuşuluyor…
Yapılır mı yapılmaz mı bilemiyoruz…
Yapılmazsa zaten sıkıntı yok.
Ancak…
Erken ya da baskın bir seçim yapılırsa, CHP ve AK parti’de parti içi savaşlarını izlemeye hazır olun…
Şu sıralar söylenecek olan “Biz parti olarak seçime yarın yapılacakmış gibi hazırız” sözlerine de pek aldırış etmeyin…


.....


öyle bir gelmişlerdi ki, hiç gitmeyecek gibiydiler..


Anavatan, Doğru Yol ve Demokratik Sol Parti.
Her üç partinin de kuruluşunu ve iktidara gelişini hatırlıyoum.
Her üç partinin de iktidarda kalış süreçlerini ve iktidardan düşüş süreçleri hafızamda.
Her üç parti de iktidar oldukları süreç içinde düşüş yaşamaya başladı.
Her üçünün de yaşadığı düşüş sürecinde ekonomik etkenler rol oynadı.
***

Fakat...
Her üç partiyi yönetenler bu düşüşü çok da önemsemedi.
Her üç partinin de başında olanlar "Ne olacak canım! Son seçimde aldığımız oyun yarısını alsak yine de barajı aşar en kötü ihtimalle iktidar ortağı oluruz" diye düşünüyor ve öyle davranıyordu.
Her üç partinin de aklına baraj altında kalacakları asla gelmiyordu.

***
Zira...
Her üç partiyi aslında dibe vurmasına rağmen canhıraç savunanlar vardı.
İşte bu savunanlara bakıp bakıp "Kemik gibi seçmenimiz var. Bize bir şey olmaz" diye düşündü her üç partiyi idare edenler.
Halbuki büyük bir tükeniş yaşıyordu her üçü de.
O savunanlar ise, o parilerin sayesinde, rüyalarında bile göremeyecekleri görevlere gelip, hayal bile edemeyecekleri işleri yaparak, tahmin dahi edemeyecekleri paraları kazananlardı.
Savunmak ve çöküşü kabullenmemek zorundaydılar bir bakıma.
çünkü varlıklarının nedeniydi o partiler.
Partilerinin bitmesi demek, kendilerinin de bitmesi demekti.

***

Halbuki sokaklardaki insanlar başka bir şey söylüyordu.
-"Oy verdik vermesine ama bu kadar da olmaz" diye başlıyordu eleştiriler.
Biri iki yakasını gösterip "Birleşmiyor" diyordu, bir diğeri cep astarlarını gösterip "Yok işte yok" diye bağırıyordu.
Yüzde 45 ile başlayan Anavatan Partisi, yüzde 0.75 ile siyasi ömrünü tamamladı.
Yüzde 30'lara yakın oy alan Doğru Yol Partisi, baraj altında kaldı, Demokrat Parti oldu, yüzde 2-3'lerde gezdi durdu.
İktidarın en büyük ortağı olan DSP bir sonraki seçimde yüzde 1-1,5 oya düştü.
Her üç partiyi de iktidara taşıyıp vezir eden seçmen, her üç partiyi de hem iktidardan alaşağı, hem de rezil etti.

***

Hatırlıyorum da...
Her üç parti tüm kudretiyle gelmişti iktidara...
Her üç parti de bir daha gitmeyecek gibiydi iktidardan...
Her üç parti de o kadar emindi ki baraj altında kalmayacağına...
Her üçüne de her şey bir anda oldu.
Her üçü de bir anda dibe vurdu ve bir daha da doğrulamadı.

***

Aslında her üçünün de sonunu getiren insanların cepleri ve o ceplerin boş olmasıydı
Her üçü de kendinden önceki iktidarın çöküşünden ders çıkartmamıştı.
Her üçü de seçmenin cebini unuttuğu gün intikaları oynamaya başladı.
Her üçü de ekonomiyi bozduğu an tarih oldu!
çünkü...
Her üçünü de ölesiye destekleyenler, her üçüne de birleşmeyen yakalarını, pantolonlarından çıkarttıkları boş ceplerinin astarlarını gösterir hale gelmişlerdi...


.....


Bir hafta sonra görürüz…


Ulaşım yasakları kaldırıldı.
Sokağa çıkma yasakları sona erdi.
Cumalar kılındı.
İşyerleri birer birer açılmaya başladı.
İnsanlar kendini sokağa atmaya başladı.
Artık eskisi gibi tedbirlere titizlikle uyan da kalmadı.
İlk günlerde maskeyi yüzünden çıkartmayan, aldığı sebze ve meyveleri balkonda iki-üç gün bekleten, kapı kollarını mendille tutanlar, normalleşme süreciyle birlikte kişisel tedbirlerini de gevşetmeye başladı.
Sonuç olamaz yeni bir süreç açıldı önümüze.
Normalleşme adımları birbiri ardına atıldı.
Tüm bunlar olurken virüs ve virüsün neden olduğu salgın bitmiş değil.
Her gün bine yakın vaka sayısı devam ediyor.
Tüm bular olurken,  böyle bir ortamda bu denli normalleşmenin ne getireceği merak ediliyor.
İşte bu merakın önümüzdeki hafta giderileceğini söyleyen çok sayıda kişi var.
-“önümüzdeki hafta sonu ortaya çıkacak vaka sayısı, bize bu normalleşme adımlarının faturasını çıkartacak…” diyorlar…
Bekleyip göreceğiz ortaya çıkacak rakamları…
Ya “Normalleşme adımlarını erken attık” diyeceğiz…
Ya da…
-“İyi ki de normalleşme düzenine geçmişiz” diyeceğiz…


.....


Biraz da
gülmek lazım


Adamın biri yolda giderken, birden ayağı kayıp düşmüş. Arkasından gelen adam, kalkmasına yardım etmiş. Düşen adam teşekkür ettikten sonra:
- Sizin bu iyiliğinize nasıl karşılık verebilirim? Demiş.
Vallahi ben şimdiki iktidar partisinin bir üyesiyim. İlk seçimlerde bizim partiye oy verirseniz, ödeşmiş oluruz...
Adam ters ters bakmış karşısındakine:
- Beyefendi... Beyefendi... demiş.
Ben düşünce k...çımı yere vurdum, kafamı değil!...
Sonuç: Siz ne yaparsanız yapın, insanların kafasında oluşan partiye oy vermesini engelleyemezsiniz. Fransız politikacı boşuna “Ben çok konuşmalar dinledim. Hepsi beni çok etkiledim. Ancak, hiçbiri vereceğim oy ile ilgili kanaatimi değiştiremedi” dememiş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi