1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Şiddetin çıkış noktası...

Toplumumuzda anlayışsızlık rekor seviyeye yükselmiş vaziyette.
Tahammülsüzlük, saygı sınırının azalması, siyasetin insanlığın önüne geçmesi, dinin bile işine geldiği gibi kullanılması şiddeti olabildiğine arttırıyor.
Bana göre şiddet,  ekonomik ıkıntının yarattığı olumsuzlukların bile ötesinde bir duruma gelmiş vaziyette…
Sokakta gezen hemen herkes adeta Patlamaya hazır saatli bomba gibi.
Adam sabahın köründe korna çalıyor. Uyarıyorsun “sana ne kardeşim!” diye üzerine yürüyor.
Adam aracını yolun ortasına bırakıyor. Korna çalıp uyarıyorsun “yüzüne küfür ediyor”
Adama, sigara içtiği yerin yasak yer olduğunu hatırlatıyorsun “sana mı soracağım?” diye ayar veriyor.
Dönüp arkana gitmesen, bir karşılık vermeye kalksan kavga çıkacak.
Affetme, müsamaha gösterme, hoş karşılama hak getire…
Elinden gelse herkes herkesi hiçbir neden yokken bildiğin öldürecek…
Bu denli şiddet eğimli bir toplum olmamızın mutlaka bir çıkış noktası olmalı…
İşte bu çıkış noktasını bulmak için birileri üşenmemiş, Atasözleri arasında şiddet içerenleri tek tek çıkartmış…
Baktığınızda, şiddet odaklı bir toplum haline gelişimizin kaynağı da sanki az çok ortaya çıkmış oluyor.
İşte o Atasözleri:
-Dayak cennetten çıkmadır…
-Kızını dövmeyen dizini döver…
-öğretmenin vurduğu yerde gül biter…
-Alçak eşek binmeye kolay, öksüz çocuk dövmeye kolay…

-Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin…
-Oğlan doğurdum oydu beni, kız doğurdum soydu beni…

-Oğlan doğuran övünsün kız doğuran dövünsün…
-On beş yaşındaki kız ya erde gerek ya yerde…
-Evladın mı var derdin var…
-çocuğunu döven yedi göbek torunlarını döver…
-üç öğün kötek, bir öğün yemek…
-Kedinin kabahatini önüne koyarlar öyle döverler…
-Sopayla eğitilenin korkuları, umutlarından büyük olur…


.....


 


Bu gidişle, CHP ile ilgili bu yazıları daha çok yazarız…


Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir’de yıllardır sıkıntılı.
Parti içinde yaşanılan ve kamuoyuna da yansıyan olaylar nedeniyle parti bu güne kadar sayısız olay yaşadı.
Bu yaşadıkları yüzünden de partide çoğu zaman "Huzur" adına bir şey kalmadı.
CHP nin bu güne kadar yaşadığı olumsuzlukları burada yeniden sıralamayacağız.
Ancak…
Bu yaşanan olaylar nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi bir türlü olması gereken yere ne yazık ki olamadı.
CHP ile ilgili daha önce de benzeri bir tespiti yapmıştık.
Partide aktif siyaset yapan insanlar, yıllardır değişmiyor.
Daha doğrusu…
Bu insanlara yeni isimler bir türlü eklenmiyor.
Dolayısıyla, CHP de siyaset nereden bakarsanız bakın 300-500 kişi arasında dönüp duruyor.
Hem de yıllardır.
üstelik…
Bu aktif siyaseti yürüten 300-500 kişinin de tercihleri sürekli değişiyor.
Bir bakıyorsunuz bir kongrede birlikte görünen insanlar, diğer kongrede karşı karşıya geliyorlar.
O yüzden…
Partililer arasında ne sağlam dostluklar var, ne de kıyasıya bir düşmanlık.
Ama bol bol kuyruk acısı var herkesin kafasında.
çünkü…
Yılladır isimler değişmediği için, birbirinden kazık yemeyen kimse kalmamış.
İşte bu nedenle Cumhuriyet Halk Partisinde insanlar kongrelere ve seçimlere "İntikam günü" olarak bakıyor.
Adaylardan birine oy verirken, bir önceki kongrede yediği kazığın intikamı ile oyunu kullanıyor.
Bu durum da, yeni kuyruk acılarına yol açıyor.
Her defasında söylüyor ve "Cumhuriyet Halk Partisi’nin önce bu kuyruk acılarından kurtulması, geçmişte yaşananları bir kenara koyarak unutması gerekiyor" diyoruz.
Diyoruz demesine de…
CHP’de, her defasında, yeni bir kuyruk acısı çıkıyor.
Tıpkı, şimdilerde bizzat yaşandığı gibi…

Not- Yıllardır CHP il ilgili benzeri bu tür yazılar yazıyoruz.
CHP değişmedikçe, biz bu tür yazıları daha çok yazacağız galiba…


.....


Kendini zeki, milleti aptal zanneden siyasetçiler…


ülkenin tanınmış zengin siyasetçilerinden biri, yaban kazı avı zamanı tüfeğini alıp Karadeniz sahillerine çıkmış. Uçarken görmüş kazı, “dannn!.” diye vurmuş, kuş döne döne inmeye başlamış yere, kaz düşmüş sonunda ama, arazide bir çit var, onun öte yanına...
Kazı almak için çiti aşmağa çalışırken, yaşlıca çiftçi Temel çıkıvermiş ortaya...
- “Ne yapıyorsun benim arazimde?..”
- “Şu yaban kazını vurdum da, almaya çalışıyorum..”
Yaşlı çiftçi Temel, “O arazi benim olduğuna göre, içindeki kuş da benimdir” diye terslemiş. ünlü ve zengin siyasetçi sesini yükseltmiş:
-  “Ben bu ülkenin en ünlü ve zengin siyasetçilerinden biriyim. Beni uğraştırma, dava açar, mahkeme masrafı falan der, çiftliğine kadar alırım bak!..”
Temel gülmüş;
- “Biz Karadeniz’de böyle küçük sorunları mahkemeyle değil, ‘üç tekme’ kuralıyla çözeriz..”
- “Nedir o üç tekme kuralı” diye sormuş, ünlü ve zengin siyasetçi merakla...
- “Şöyle” demiş, yaşlı çiftçi Temel:
- “önce biri ötekine 3 tekme vurur, sonra öteki... Sonra gene ilki... Biri pes edene kadar...”
ünlü ve zengin siyasetçi güçlü, kuvvetli, sportmen...
çiftçi Temel ise zayıf ve ihtiyar...
İçinden “Ben bunu haklarım” deyip, “Kabul” diye bağırmış...
- “Burası benim arazim olduğuna göre ilk vurma hakkı bende” demiş, Temel...
Ve bir tekme atmış ünlü ve zengin siyasetçinin kasıklarına. “Ugggh” diye dizlerinin üzerine çökmüş ünlü ve zengin siyasetçi...
İkinci tekme tam midesine gelmiş ki, ünlü ve zengin siyasetçi öğlen yediği yemekleri çıkarayazmış, “böğğğ” diye ve dört ayak haline gelmiş yerde...
Yaşlı Temel üçüncü tekmeyi tam kıçına kondurunca, ünlü ve zengin siyasetçi öne kapaklanmış. önde de çiftçinin ineğinin biraz evvel oraya bıraktığı ıslak tezek var, suratı aynen gömülmüş içine...
ünlü ve zengin siyasetçi “Şimdi sıra bende, ihtiyar tilki” diye doğrulmuş, ağzına kadar giren pislikleri ceketinin koluyla temizlemeye çalışırken...
Yaşlı Temel gülmüş:
- “Pes ediyorum. Bir kaz için dövüşmeye değmez. Al kuşunu git!..”
Sonuç olarak…
Kendini güçlü, kudretli gören ve her istediğini yapabileceğini zanneden siyasetçiler var.
Bunlar siyaset tarihinde hep oldu, hep olmaya da devam edecek.Ancak…
Kendisini zeki milleti de saf ve salak zanneden bu siyasetçilerin hepsi günü geldiğinde, tıpkı fıkrada olduğu gibi 3 tekme ile gitti.
Ne sahip oldukları güçleri yetti onları orada tutmaya ne de güvendikleri zekaları.
Bundan sonra da bu şekilde gitmeye devam edecek…


.....


 


Biraz da
gülmek lazım


Bir diyetisyen, huzurevinde geniş bir kalabalığa konferans vermektedir:
"Midemize indirdiğimiz her şey, bizleri her an öldürebilecek kadar tehlikelidir !
Kırmızı et kanser yapar, gazlı içecekler midemizin dokusunu tahriş eder, sebzeler öldürücü bakteriler barındırabilir, çin yemekleri karbonhidrat yüklüdür. Ayrıca hiçbirimiz içme suyunun barındırabileceği mikropların uzun vadedeki etkilerinin farkında bile değiliz.
Fakat bir yiyecek vardır ki, içlerinde en tehlikelisidir. Hepimiz onu mutlaka yemişizdir ya da yemek zorunda kalabiliriz. İçinizde birisi, en ciddi rahatsızlıkları yaratacak ve uzun yıllar bizlere acı verebilecek bu gıdayı tahmin edebilir mi ?
ön sıralardan, hayli yaşlı bir ihtiyar ayağa kalkar ve titrek sesiyle :
"Düğün pastası" der...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi