1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Yorumlar...Yorumlar...

-“Yılmaz Hoca’ya rağmen Nuray Akçasoy CHP’nin Parti Meclisine giremedi. Demek ki Hoca’nın gücü de bir yere kadarmış”
***
-“Nuray Akçasoy Parti Meclisine aday olup, üstelik genel başkanın anahtar listesine girebiliyorsa, demek ki Yılmaz Hoca’nın hala Genel başkan üzerinde büyük bir kredisi var”
***
-“Gaye Usluer genel başkanın listesinde olmamasına rağmen o listeyi delip Parti Meclisi üyesi oldu ama Milletvekilliğini kaybetti. Eğer önseçim yapılmazsa genel başkan kendisini hayatta milletvekili sıralamasına koymaz”
***
-“Kurultay sonuçları, CHP Eskişehir’de inisiyatifin bundan böyle Yılmaz Hoca’dan gittiği, Kazım Kurt’a geçtiğinin göstergesidir.
***
-“Gaye Usluer’in Parti Meclisine girip, Nuray Akçasoy’un girememesi, Yılmaz hoca ile Kazım Kurt arasında il kongresi ile başlayan kavganın bundan böyle aleni olarak yapılmasına neden olacaktır.”
***
Yılmaz Büyükerşen’e yıllardır AK parti’nin yaşatamadığı yenilgiyi ikidir CHP içinde Kazım Kurt ve ekibi yaşatıyor.”
***
-“Yılmaz Hoca kincidir valla. Bunun hesabını sormak için fırsat kollar”
***
Büyükerşen şimdi “muhalif adaya çalıştı” diye Kazım kurt’u şikâyet de edemez. Zira “Onu milletvekili de belediye başkanı yapan da sensin” derler.
***
Yukarıdaki yorumlar bana ait değil.
Yorumların tamamı, CHP kurultay’ında, özellikle de Parti Meclisi seçim sonuçlarının Eskişehir ile alakalı kısmıyla  ilişkin dün bizzat konuştuğum ve çoğunluğu CHP’li olan isimlere ait…
Yorumlardan da anlaşılacağı üzere Gaye Usluer’in Parti Meclisine girip, Nuray Akçasoy’un girememesi sanki ikinci planda kalmış gibi…
Büyük bir çoğunluk sonuçları “Büyükerşen’in istediği ve desteklediği isim parti Meclisine giremezken, Kazım Kurt’un istediği ve desteklediği isim, hem de anahtar listeyi delerek Parti Meclisine girmeyi başardı” şeklinde yorumluyor…
Yani…
CHP Parti Meclisinde Yılmaz Büyükerşen’in değil, Kazım Kurt’un istediğinin olduğunu düşünüyor…


.....


Ve sonunda kaybeden yine Eskişehir olur...


Geçtiğimiz günlerde Anadolu üniversitesi Açık öğretim Fakültesini de yakından ilgilendiren bir yönetmelik maddesi yayınlanmıştı resmi gazetede.
Söz konusu yönetmelik maddesi, öğretim üyelerine dağıtılan döner sermaye paylarına ilişkindi.
Yönetmelik maddesine göre, Açık ve uzaktan eğitim veren üniversitelerin, tüm gelirlerinin, giderler ve vergiler çıktıktan sonra kalan paranın en çok yüzde 5'inin ek ücret olarak dağıtılabileceğine ilişkindi.
Kısaca bu yönetmelik maddesi, aynı zamanda döner sermayenin bitiş belgesiydi.
Anadolu üniversitesinde görev yapan öğretim üyelerinin bundan böyle döner sermaye payı alamayacağını ve çıplak maaşları  ile ders ücretine çalışacağını gösteriyordu.

***

Bu yeni durumun önümüzdeki süreçte, üniversite açısından da öğretim üyeleri açısından da sıkıntılı bir durum yaratacağını ifade etmiştik yazımızda.
üniversite kasasında para kalmadığı için böyle bir yönetmeliğin çıktığını, bundan böyle yaklaşık 70 milyon lira tutan Açık öğretim sınavlarına, araştırma fonuna,yurtdışı kongre ve seminerlere bütçe ayrılamama tehlikesinin olduğunu söylemiştik.
öte yandan...
Döner sermaye ek ücretlerinin öğretim üyeleri için önemli bir gelir oluşturduğunu ve bu yönetmelikle öğretim üyelerinin bu gelirden mahrum olacağını dile getirerek "40 yıl düşünsek Anadolu üniversitesinin parasız kalacağı aklımıza gelmezdi. Kurulduğu günden bu yana para sıkıntısı nedir bilmeyen üniversite, ne yazıktır ki çalıştırdığı öğretim üyelerine para veremez hale geldi." diye bitirmiştik yazımızı.

***

Yazımız ve konu ile ilgili yeni bilgiler ulaştı.
Biz bu yönetmelikle sadece, döner sermaye payları kesildiği için önemli bir gelir kaybı yaşayacak olan öğretim üyelerinin mağdur olacağını düşünüyorduk.
Gelen bilgiler, asıl kaybedenin Eskişehir olduğunu gösteriyordu.
Şöyle ki; öğretim üyelerine verilen döner sermaye payları, aynı zamanda Eskişehir ekonomisine akan önemli bir katkı.
Bunun ortada somut rakamı da mevcut.
üniversitenin Eskişehir'e olan doğrudan katkısı yüzde 14,5.
Bu son derece ciddi bir para.
İşte, öğretim üyelerine bundan böyle ödenmeyecek olan döner sermaye payı, kentin ekonomisine akmayacak.
Henüz fark edilmiyor ama önümüzdeki süreçte bunun etkileri mutlaka ortaya çıkacak.
Marketinden Lokantasına, Müteahhidinden Hamamına kadar şehrin ekonomisi artık böyle bir katkıyı göremeyecek.

Kısacası...
Eskişehir bir kez daha kaybedecek...


.....


Dimyat-Pirinç durumu yaşanıyor sanki…


Hatırlarsınız…
Pandemi sürecinde,  Cumhurbaşkanının sınava hazırlanan gençlerle internet üzerinden yaptığı sohbet, gençlerin bir anda “Oy moy yok” eylemine dönüşmüştü.
Siyasi partiler işte o anda Z kuşağı gençlerin farkına vardı.
2023 seçimlerinde 7,5 milyon gencin oy kullanacak olması, partilerin gençlerin oyunu alma iştahlarını daha da kabarttı.
örneğin Erdoğan; Parti teşkilatına, gençlerin oyunu alabilecek yöntemler geliştirilmesi talimatını verdi.
CHP mesela; kurultay müziğini bile Rap şarkısı belirledi.
Kısacası…
Her iki parti de Z kuşağı diye adlandırılan gençlerin oyunu partilerine çekebilmek için siyaset üretme çabası içine girdi…
Partiler, gençlerin oylarını almak istiyor istemesine de bunu yaparken her iki parti de var olan seçmeninin bir bölümünü kaybetmiş görünüyor.
Bunu anlamak için internet üzerindeki sosyal medya mecralarında şöyle bir dolaşmak yetiyor.
Zira…
EYT’lisinden KHK’lılarına, 3600 gösterge verilmeyenlerden şehit yakınlarına kadar pek çok AK parti seçmeni “Artık oy vermeyeceğim diyor.
öte yandan…
Son yapılan CHP kurultayında Kılıçdaroğlu’nun 6’ncı kez genel başkan olması ve CHP nin kuruluş ilkelerinden giderek uzaklaştığını söyleyen pek çok CHP’li de aynı şekilde ve aleni biçimde “Artık oy vermeyeceğim” diyor…
Anlayacağınız…
Bir yandan gençlerin oyunu alma çabası sergilenirken, diğer taraftan var olan oyların kaybedilmesi gibi bir durum söz konusu.
Yani…
Bu iki partide adeta Dimyat-pirinç durumu yaşanıyor sanki!


.....


BİRAZDA
GüLMEK LAZIM


İki arkadaş bir gece, bir parti dönüşünde yürüyerek eve dönerlerken bir tanesi, biraz macera olur eğleniriz düşüncesiyle ilerideki mezarlığa girip kestirmeden gitmeyi önerir ve diğeri de hemen kabul eder.
Mezarlığın içine girerler ve yürümeye başlarlar. çok derinlerden "tong tung" diye garip seslerin geldiğini fark ederler. İki arkadaş bir taraftan tırsarak bir taraftan da tırstıklarını birbirlerine belli etmeyerek yürümeye devam ederler ama bu korkunç ses onlar yürüdükçe artmaktadır. Epey ilerledikten sonra ilerideki sis bulutunun arkasında bir kıpırtı görürler. İyice tırsmışlardır artık ama "erkeklik" ya, yürümeye devam ederler.
Sis biraz dağıldığında, fark ederler ki, bir mezar başında bir yaşlı bir adam, elinde çekiçle mezar taşına bir şeyler yazmaktadır.
Bunu gören iki arkadaş, müthiş bir şekilde rahatlayarak sorarlar adama:
"üf yahu amca, bu saatte çalışılır mı? Biz de seni hayalet sanıp korkmuştuk !"
Yaşlı adam da şöyle bir kafasını kaldırıp gençleri süzdükten sonra sinirle homurdanır: Adımı yanlış yazmış geri zekalılar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi