1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

İddialı şehri kazanmak için iddialı olmak gerekir...

Eskişehir, 1954 yılından 1995 yılına kadar geçen 41 yıllık süre içinde geleneksel olarak hep Sağ tandanslı bir il konumunda.
95 seçimleri yapılıncaya kadar Sol partiler Eskişehir’de, hiçbir seçimde Türkiye genelinde ki ortalamayı yakalayamamış, her seçimde ortalamanın altında kalmış.
Bu durum 95 yılı seçimlerinde tamamen değişmiş, Sol partiler Türkiye genelinde yüzde 25 civarı oy ortalaması tuttururken, Eskişehir’de Sol oylar ilk kez yüzde 35’i geçmiş.
Sol oyların farkı 99 seçimlerinde daha da açılırken, 2002 seçimlerinde fark bir ölçüde kapansa da 2007 seçimlerinde yeniden büyümüş.
Eskişehir’de ne değişmiş ki, 95 seçimlerine kadar hep Sağ partilere oy veren halk,95 seçimleriyle birlikte eğilim değiştirme durumunda kalmış?
İşte bunun çok iyi irdelenmesi ve Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Eskişehir’in yapısının iyi incelenmesi gerekiyor…
Bir kere:
-Eskişehir il merkezi, il nüfusunun önemli bir yüzdesini barındıran bir kent…
-Diğer illere oranla yüksek oranda şehirleşmiş bir il…
-Eğitim seviyesi, cumhuriyetin ilk yıllarından beri Türkiye ortalamasının üzerinde…
-Devlet eliyle Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren erken sanayileşmiş…
-Düzenli gelir sahibi ücretli nüfus bir hayli yüksek…
Tüm bu özelliklerine rağmen Eskişehir, tam da dayanabileceği taban özelliği (şehirleşmiş-iyi eğitimli-düzenli gelir sahibi) olmasına rağmen sol partilere yeterli desteği vermiyor.
54-57 yılları arasında DP
61-77 arasında AP
83’den itibaren ANAP
99’a kadar da DYP den yana tercih yapıyor…
Kısacası…
çok partili dönem boyunca Eskişehir sağda siyaset yapan partilere her defasında daha yüksek destekte bulunuyor.
99 seçimlerine gelindiğinde,  Eskişehir’in ANAP ve DYP ye verdiği destek neredeyse Türkiye ortalamalarına ulaşırken, AK parti Eskişehir’de 2002 yılından bu yana Türkiye genelinde ulaştığı oy oranına bir türlü ulaşamıyor.
Bunun nedeni Eskişehir’in genel olarak sol eğilimli bir il olduğu iddiası kesinlikle değil…
öyle olmuş olsa, Eskişehir, süreç boyunca her defasında CHP’nin karşısında DP, AP, ANAP ve DYP’yi bağrına basan bir şehir olmazdı…
Merkez sağ partilere verilen desteğin AK partiye verilmemesinin demografik bir nedeni olmadığı açıkça görülüyor…
Zira…
Mesele, Eskişehir’in iddialı bir kent oluşu ile AK parti kadrolarının bu iddiayı bir türlü anlamlandıramamasında yatıyor…
öyle ya…
İddia sahibi bir kenti kazanmak için iddialı olmak gerekir.
İddia sahibi olabilmek para imkan ve iktidar olanaklarıyla değil, , iddialı parti kadroları, iddialı parti seçilmişleri, iddialı teşkilatlar ve iddialı adaylarla mümkün olur…
Sen şehrin iddiasını anlamaz, anlamak istemez ve sadece partinin oyu üzerinden “Ya tutarsa” deyip, kumar oynamaya kalkarsan, iddiayı da iddialı şehri de kaybedersin…
Tıpkı 2002 yılından bu yana geçen süreçte olduğu gibi…


.....


CHP il başkanlarını eleştirenlere karşı çıkmayacağız artık…


Eskişehir’de çoğu zaman CHP il başkanlarına parti içinden yapılan eleştiriler olurdu.
Belediye başkanlarının emrine girdiği, yetkilerini tam anlamıyla kullanmadığı, teşkilata hakim olamadığı gibi eleştirilere maruz kalırdı CHP il başkanları…
Bu eleştirilere çoğu zaman katılmaz, CHP il başkanlığı makamının, özellikle Eskişehir gibi deve dişi gibi belediye başkanlarının bulunduğu bir kentte sözünü dinletememesinin gayet normal olduğunu söylerdik.
İstanbul’daki seçim sürecinde yaşananlar ve gördüklerimiz, bizim CHP il başkanlarına karşı taşıdığımız düşüncelerin tamamen yanlış olduğunu ortaya koydu…
İstanbul’da, CHP il başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun gerek seçim öncesi ve gerekse seçim sonrası üstlendiği rol ve başarıdaki büyük payı, CHP il başkanlığının ne denli önemli bir görev olduğunu ortaya koydu.
Bundan böyle CHP’lilerin, CHP il başkanlarına yönelik yaptığı eleştirilere karşı çıkmayacağız…
Demek ki il başkanlığı görevini yapan, her yerde ve her şartta pekala yapabiliyormuş.
Partinin deve dişi gibi isimlerinin bulunması, il başkanlığı gibi önemli bir görevin hakkıyla ve etkili bir şekilde yapılmasına kesinlikle engel değilmiş…
Görevini en iyi şekilde yerine getiren il başkanı, kazanılan seçim zaferinin en önemli aktörü olabiliyormuş…


.....


 


Tek kanal ve sosyal medya ile kazanılan seçim…


İstanbul seçim sürecinde Ekrem İmamoğlu’na başarı getiren 2 önemli etken var…
Birincisi sosyal medya…
İkincisi ise Fox Televizyonu…
Neden mi böyle düşünüyoruz?
Hemen anlatalım;
Ekrem İmamoğlu,  CHP İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı ilan edildiği günden itibaren iktidara yakın kanalların hiçbirinde yer alamadı…
Havuz diye tabir edilen medya, İmamoğlu’nun hiçbir seçim çalışmasını vermediği gibi, İmamoğlu’nun aleyhine olabilecek haberlerle doldurdu bültenlerini.
Buna karşılık…
CHP’lilerin izlediği, CHP’ye yakın Halk TV ve benzeri birkaç kanalın yayınları, CHP’lilerin İmamoğlu’nu sevip, bağrına basmasını sağlamış olsa da, bu yayınlar, bu kanalları izlemeyen diğer parti seçmenlerinin İmamoğlu’nu fark etmesine bir katkı sağlamadı.
Ancak…
Fox haber kanalı ile sosyal medya öyle değil.
Zira…
Seçmenin büyük bir çoğunluğu Ekrem İmamoğlu’nu, her fikirden insanın mutlaka izlediği ve reytinglerde sürekli birinci sırada yer alan Fox haber kanalı ve sosyal medya paylaşımları ile tanıdı
İmamoğlu Fox haber kanalındaki seçmen diyalogları ve sosyal medya üzerinde dolaşan söylem ve davranışlarıyla tanındı, sevildi ve tercih edildi…
Söylemek istediğimiz aslında şu:
Karşısında kudretli bir iktidar ve o iktidarın sağladığı güçlü bir medya olsa da, bir tek televizyon kanalı ve sosyal medyanın iyi kullanılması ile seçim kazanılabiliyormuş…


....


 


Biraz da gülmek lazım


Temel çok karlı bir iş olarak düşündüğü için tavukçuluk yapmaya karar vermişti.
ilk olarak elli tane civciv alıp ayaklarından toprağa gömer.Güzelce gübreleyip sular fakat iki gün sonra civcivlerin hepsinin öldüğünü görür.

Yaptığı yanlışın farkına varan Temel elli civciv daha alıp bu seferde kuyruklarından toprağa gömer. Aynı şekilde gübreler, sular fakat nafile bu civcivlerde ölür. Ne yapacağını şaşıran Temel, Ankara"da tavukçuluk eğitimi gören, amcaoğlu İdris’e durumu yazıp yârdim ister.
Birkaç gün sonra İdris"in cevabi gelir,
"Sevgili amcaoğlum Temel, yazdıklarını okuyup, anladım. Fakat doğru bir teşhis koyabilmem için bana bir miktar toprak numunesi gönderirsen sevinirim."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi