Bilim kurulu üyeleri sürekli olarak açıklama yapıyor…
-“Bu iş ciddi evden çıkmayın” diyor.
-“Evden çıkmalar devam ederse bu işin önünü alamayız” diyor.
Dahası…
-“Evden çıkmayın dememize rağmen insanlar buna aldırış etmiyor” diye yakınıyor.
Hatta…
-“Her açıklanan vaka ve ölüm sayıları sonrasında çıkıp;
-“Bakın bu rakamlar evden çıkmaların önüne geçilemediğini gösteriyor” falan diyor…
Doğru söylüyorlar söylemesine de…
Fabrikaların çalıştığı…
İşçilerin aynı serviste işe gidip geldiği,,,
Aynı yemekhanede dip dibe yemek yediği…
Belediye, PTT, Bankalar, Kamu kurumları ve diğer pek çok kamu ve özel kurum ve kuruluşun çalışmaya devam ettiği bir ortamda hiçbiri çıkıp “Böyle bir ortamda izolasyon elbette sağlanamaz” demiyor…
-“Sokağa çıkma yasağı olmadığı müddetçe, işyerleri açık olduğu müddetçe, evden çıkılmaması için herhangi bir zorlama getirilmediği müddetçe, kimseyi evde tutamayız” demiyor, diyemiyor…

Sonuç olarak….

Bakan ve bilim kurulu üyeleri ısrarla “evden dışarıya çıkmayın” çağrısı yapıyor da, bir kez olsun karar vericilere “İnsanları evden çıkartmayacak sokağa çıkma yasağını getirin” çağrısını bir türlü yapmıyor, yapamıyor…

......

Keşke hiç
tanımasaydık!

 “Şimdi buna Allah nasıl bir mekanizmayla ayarlamış bunu. İnsanlar belli bir ortalama yaştan daha uzun yaşayamaz. Bu neyle sağlanır? Bakteri yaratmış Allah. Neden virüsleri yaratmış? çünkü, insanlar belli sayının üzerinde çoğalamaması gerekir. Yoksa kimse yaşayamaz.”
Bu sözlerin sahibi Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi..
üstelik…
Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı…
Ne diyelim?
Keşke şu süreçte bazı bilim kurulu üyelerini tanıma fırsatımız olmasaydı!

.....

Koronavirüs salgını ve 3 senaryo…

Econix Araştırma, Türkiye özelinde korona virüsünün bugüne kadarki yayılım verileri ve tıp literatüründen hareketle alınan önlemler ile vaka sayısının değişimine dair 3 senaryo hazırlamış.
Sosyal izolasyonun yeterli düzeyde sağlanmaması durumunda vaka sayısının Haziran ayı sonunda 3 milyonu aşabileceğini tahmin ediliyor.
Ancak etkin tedbirlerlele salgının Mayıs ayı başında kontrol altına alınabileceği de özellikle belirtiliyor.
"Türkiye COVID-19 Kaynaklı Muhtemel Vaka Sayıları ve Sağlık Hizmeti İhtiyaç Analiz Raporu" na göre 3 ayrı senaryo hazırlanmış.
Her üç senaryo da 30 Haziran 2020 tarihine kadar sürdürülerek modellenmiş.
Türkiye özelinde modellenen senaryolarda temel değişkenin sosyal izolasyon olduğu görülüyor.
Sosyal izolasyona uyulmayan senaryoda Haziran sonunda vaka sayısı 3,5 milyonu aşabilir.
I.Senaryo sosyal izolasyon tedbirlerine uyulmadığı ve vaka artış hızının ise yavaş bir şekilde düşeceği öngörüsüyle hazırlanmış.
Yeni vaka sayısının artış hızının Mart ayı sonuna kadar mevcut artış oranında, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında azalarak vaka sayısının artacağı öngörüsü ile tahmin edilmiş. I. Senaryo varsayımına göre, Türkiye'de 30 Haziran 2020 tarihine kadar 3.705.555 vaka ve 184.213 ölüm gözlenebilir ve Haziran sonu itibari ile halen vaka artışının kontrol altına alınamayabileceği söylenebilir
Kısıtlı tedbirler neticesinde vaka sayısı 183 bine ulaşabilir
II.Senaryo ise sosyal izolasyonun kısıtlı uygulandığı ve günlük muhtemel vaka artış oranının düzenli bir şekilde azaldığı varsayımına göre planlanmış.
 Senaryo, yeni vaka sayısının artış hızının Mart ayı dahil Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında  daha hızlı azalacağı ve vaka sayısının daha kontrollü artacağı öngörüsüyle modellenmiş.. II.Senaryoya göre, Türkiye’de Haziran ayı sonuna kadar 183.922 vaka ve 9.143 ölüm yaşanabileceği belirtiliyor.
Salgınla etkin mücadele yürütülürse vaka sayısı en fazla 52 binde kalabilir
Sosyal izolasyonun etkin yapıldığı varsayımı üzerine kurgulanan III.Senaryo ise, yeni vaka sayısının artış hızının Mart ayı itibari ile hızlı düşüş göstererek vaka sayısının azalan bir ivme ile artacağı yönünde tahminlenmiş.
Salgınla yoğun mücadelenin öngörüldüğü bu varsayımda Türkiye’de 30 Haziran 2020 tarihine kadar 52.614 vaka ve 2.616 ölüm gözlenebileceği belirtilmiş.
Sonuç olarak…
Her üç senaryoda da en önemli kriter; İzolasyonun ne derece başarılı ya da başarısız olduğuyla ilişkili…

.....

Ticarethane ve üretim
 tesislerine indirim yapılsın!

Baksan’dan arandık.
İşyerlerinde üretim yaptıklarını, taahhütleri olduğu için, işyerlerinde çalışmak zorunda olduklarını belirttiler önce.
Ardından da…
Salgın nedeniyle bir yandan da büyük bir tedirginlik yaşadıklarını ifade ettiler.
çalışıp iş üretirken bir yandan da hijyen kurallarını azami olarak yerine getirmeye çalıştıklarını belirten Baksan’lılar “bunun için hemen her gün işyeri çevresini sabunlu sularla yıkıyoruz. öte yandan tüm çalışanlar belirli aralıklarla ellerini sabunluyor. Bunun sonucu çok su tüketimi oluyor. İnanır mısınız 100 liralık su iki-üç gün ancak idare ediyor” diyorlar…
İstedikleri şu;
Hiç olmazsa ticarethaneler ve üretim yerlerine şu olağanüstü süreç boyunca su indirimi uygulanması…
-“Zaten zor şartlarda ve zor bir süreçte çalışmak zorunda kalıyoruz. Hiç olmazsa mutlaka kullanmamız gereken su, birkaç aylığına ve yarı yarıya indirimli fiyat üzerinden verilsin. Herhalde böyle bir isteği belediye ret etmez” diyorlar…
Efendim! Talebi duyurmak bizden…
Talebin yerine getirilip getirilmeyeceğinin kararı ise belediyeye kalmış…

.....

Biraz da
gülmek lazım

İki fakir muhabbet etmektedir. Biri diğerine sorar:
– Arkadaş mesela, senin iki araban olsa birini bana verir miydin? Arkadaşı:
– Tabii ki verirdim. Arkadaşı soruya devam eder:
– Kardeşim, peki iki evin olsaydı, birini bana verir miydin? Arkadaşı:
– Ne demek, tabii ki verirdim. Arkadaşı mutlu şekilde soruya devam eder:
– Peki iki tavuğun olsaydı birini bana verir miydin? Arkadaşı gayet ciddi:
– Hayır, veremem. Soru soran arkadaşı merakla:
– Peki niye veremezsin? Arkadaşı:
– İki tavuğum var da onun için!