1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bu şehirde olmaz! Yapamazlar!

Eskişehir’in en büyük sorunudur bir ardaya gelememek.
Tek başlarına, ayrı ayrı oldukça başarılı kişi ve kurumlar “Bir araya gelelim de şehir olarak da başarı çıtamız yükselsin” demez, diyemez.
Bunun tek nedeni siyaset anlayışının şehir menfaatinin üzerinde yer almasıdır.
Dün de yazdık bu sütunlarda.
Bu şehrin farklı partilerinde siyaset yapan politikacılar da bir araya kolay kolay gelemez.

Zira…
Partililerinden büyük bir baskı vardır üzerlerinde.
öyle bir şey yapmaya kalktıkları an, kendilerini yemeyi kafaya koymuş partililer önce linç, ardından aforoz ediverir.
O yüzden…
Bu şehrin farklı partilerde bulunan siyasetçileri, bırakın Eskişehir için bir araya gelmeyi, birlikte yemek yiyin, çay içmek için bile bir araya gelemezler.
Bizim bu söylediğimizi abartılı bulan bazı okurlarımızdan mesajlar alıyoruz…
Bir araya gelme mevzusunu biraz abarttığımızı söyleyip “İsteseler bir araya gelirler. Demek ki kendileri istemiyor. Bir araya geldikleri için de kimse kalkıp onları aforoz falan etmez” diyenler çıkıyor.
Biz “Bu şehirde birliktelik mümkün değil.” Dedikçe, “Niçin mümkün olmasın ki? Neticede Eskişehir menfaati için bir araya gelecekler” diyorlar…
Baktık anlatamıyoruz, bari meseleyi fıkra ile anlatalım istedik:
Siyasetçilerin birbirleri ile sürekli didişip, kriz çıkardığında: "Bir profesör aslanla kuzunun aynı kafeste yaşayabileceğini iddia etmiş.
'Yapamazsın' demişler.
'Deneyeyim görün' demiş.
Hayvanat bahçesinde denemeye başlamış.
İtiraz edenler bir hafta sonra gelmiş, bakmışlar ki, kuzuyla aslan aynı kafeste...
'Bunu nasıl yaptın?' diye şaşkınlıkla profesöre sormuşlar.
O da cevap vermiş: Her gün kafese yeni bir kuzu koyuyoruz.


.....


AK parti’nin
cevabını
arayacağı asıl soru…


Eskişehir seçmeni 2004 yılından bu yana yapılan her mahalli seçimde bir mesaj verdi.
üst üste yapılan 3 seçimde de başkanlığı Büyükerşen’e, meclis çoğunluğunu ise AK parti’ye verdi seçmen.
Bu durum şöyle bir mesaj içeriyordu:
-“Belediye’yi birlikte yöneteceksiniz. Geminin dümeninde Büyükerşen olacak ama gemiyi hareket ettirecek ve denetimi sağlayacak mürettebatın görevi AK Parti’de olacak”
Son yapılan seçimde ise seçmenin yöntemi değişti.
Eskişehir seçmeni hem belediye yönetimini, hem de meclis çoğunluğunu CHP’li belediyelere verdi.
Diğer seçim sonuçlarının aksine bu seçimin mesajı, bir bakıma “AK parti vermiş olduğumuz denetim görevini yerine getiremedi” algısını içeriyordu.
Yani…
15 yıl süreyle AK parti’ye  “CHP’li belediye başkanını denetleme görevi veriyorum” diyen Eskişehir seçmeni, 15 yılın sonunda yapılan son seçimde, AK Parti için “Artık denetlemene gerek yok” demişti.
İşte, Eskişehir’deki AK Parti “belediyeleri neden kaybettik?” sorusuna cevap bulmadan önce “Eskişehir seçmeni bize üç seçimdir vermiş olduğu denetleme görevini, bu son seçimde vermekten niçin vazgeçti?” sorusuna cevap aramalı sanki…


.....


Parayı bulun yönetelim!


İşim bozuk mesela…
Param da zaten yok…
En yankımdaki adamların durumu benden de kötü.
Bir-ikisi dışında Hepsi işini güncü batırmış.
Farz edin borçları yüzünden kapanmak üzere olan bir takım var.
İsmini söylemeyeceğim ama geçmişte başarılarla dolu geçmişi olan ve taraftara sahip bir takım.
Bu takım benim kurtuluşum için can simidim olabilir.
Nasıl olsa borcundan dolayı taliplisi de pek yok ya takımın…
Geçerim kulübün başına.
Etrafımda zaten var olan işsiz güçsüzleri de alırım yönetime.
Hepsi zaten lafımdan sözümden çıkamayacak, sürekli ağzıma bakacak adamlar…
Böylece taraftara bir heyecan zaten kendiliğinden gelmiş olur.
Sonra…
Başlarım istemeye…
-Hükümet bir yerlerden 3-5 bin lira bulsa…
-Bakan Turizm tanıtma fonundan 5-10 bin lira aktarsa…
-Milletvekilleri sponsorlar bulsa…
-Büyükşehir Belediye Başkanı kulübe sıcak para getirse…
-üzerine AVM, Otel ve Akaryakıt istasyonu yapılacak olan arsalar belirlenip, bu arsalar kulübe verilse…
-Tepebaşı Belediyesi çöp ihalesini kulüp üzerinden verse…
-Odunpazarı Belediyesi asfalt ihalesini kulüp üzerinden ihaleye çıkartsa…
-Taraftar bir sezon oynanacak tüm maçların bilet parasını peşin ödese…
-Tüm şehir taşın altına elini koyup, kulübe para toplasa.
-Odalar dernekler seferber olup, kampanyalar başlatsa.
-Eskişehir’de ne kadar işyeri varsa, reklam verse, bağışta bulunsa…
Bu yolla alırım hepsini baskı altına.
Arada bir “bak ben gelmeseydim kulüp kapanıyordu ağalar!” diyerek taraftarı da formatladım mı, bu iş rayına yavaş yavaş girer.
Yarattığım algının peşinden herkesi koştururum bir güzel.
Varsın param olmasın…
Varsın, yanımda bulunanlar meteliğe kurşun atanlardan oluşsun.
Yeter ki birileri para bulsun bak ben o zaman kulübü nasıl güzel yönetiyorum!
Kendi bozuk durumumu da bakın nasıl düzeltiyorum!
Kulübü nasıl şampiyon yapıyorum bir görün!
Tüm bunlara rağmen şampiyon olamadı mı takım?
Hiç fark etmez…
Nasıl kötü şartlarda kulübün başına geldiğimi, nasıl fedakârlıklarda bulunduğumu, kimsenin yeterince yardımda bulunmayıp, taşın altına elini koymadığını söyleyip, “Zaten enkaz devraldım” der gezerim.
Bazıları yemez tabii bu söylediklerimi ama güvendiğim ikna kabiliyetim sayesinde en azından kulüple ilgilenenlerin yarısını buna inandırırım.
Böylece…
Zaten kimsenin yanına yaklaşmadığı kulüp yine bana kalır…
Sonuç olarak…
Siz yeter ki bulup, bana vereceğiniz paradan haber verin…
Borçları yüzünden kapanmak üzere olan takımı bir tek ben kurtarırım!

çünkü…
“Ben bu takımı amatörden alıp Avrupa kupalarına götüreceğim” dediğimde, bana inanan ve beni savunacak en yaz yüzde 50 var…
Bu konuda gerçekten iddialıyız!
Denemesi bedava!
Verin parayı görün şampiyonluğu!
Verdiğiniz halde şampiyonluğu göremediniz mi?
Sonraki sezon var canım! Siz de akşamdan sabaha olsun istiyorsunuz!
Boyacı küpü mü bu!
Not: Biz bunları espri olsun diye yazıyoruz ama bu yazdıklarımızı ciddi ciddi yapanlar var iyi mi?


.....


Biraz da gülmek lazım


Adamın birini kırmızı ışıkta geçtiği için polis durdurmuş, adamdan ehliyet ruhsat istemiş. Adam da "yanımda yok, arkadasın evinde içiyorduk, sanırım fazla kaçırdım, biraz sarhoşum orada unutmuş olmam lazım" demiş..
Polis dumur olmuş tabii..
Kırmızı ışık, alkol, ehliyet ruhsat yok...
Gitmiş komiserine durumu anlatmış...
Komiser gelmiş adama ehliyet ruhsat sormuş, adam
çıkartıp uzatmış hemen.
Komiser şaşırmış tabiii...
Alkometreyi çıkarıp üfletmiş, adamda zerre alkol yok...
Şaşırmış tabi..
"yahu memur bana sizin alkollü olduğunuzu ve ehliyetinizin yanınızda olmadığını söyledi" demiş.
Bizim uyanık dönmüş komisere..
"siz ona aldırmayın, pek iyi değil galiba.. Birazdan size kırmızı ışıkta geçtiğimi filan da söyleyebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi